Ne gülün açtığı kızıl
ne de mor karanfilin
ardında bıraktığı çıplaklıktım
anlaşılmayı bekleyen harflere tutsak
kendi feryadını arayan sestim
Yaşayan göğsümde
öyle mavi ve öyle ateştendim
ki gerçeği kalbime saplayıp
dudaklarına mühürledim
Geçmişin yakasına emanet
kendine yalvaran bir feryat gibi
kendini arayan rüzgârlar
yalın bir ıssızlık içinde
terk edilmiş şehirlerin tenini sıyırırken
kendimi hiçbir yere ait hissetmiyorum
Dişlerimde sıkılmış
mor bir karanfil çığlığıyla
soruyorum adım başı
kim özgür sevişmiş ki bu dünyada
Öncesi kayıp bir nehrin yeşilinden
kalbindeki bahara gönenirken
benden geriye kalan
yalnızlığın ağarmış renklerini
su yalnızlığına bırakıyorum






